Özgür olmayı sanki bir film karesi gibi gözümüzde canlandıralım, maddi tüm imkanlarını sağlamış, işinden ayrılmış, araba ile bambaşka bir şehire doğru yolculuk ediyorsun, sonuna kadar açılmış camdan hafif ılık bir rüzgar suratına vuruyor, müthiş hafif bir duygu hissediyorsun işte bu duyguya özgürlük diyelim fakat bir süre sonra vardığın yerde arabadan ineceksin, o ilk heyecan geçtiğinde hislerinin değişmediğini farkedeceksin, düşünceler yine seni bulacak, eskiye yakın kaygılar, kızgınlıklar veya bakış açıların bir süre sonra seni yine ele geçirecek. Özgürlüğün maddi rahatlık veya şehir değiştirmek, yer değiştirmek kaçmak ile ilgisi yok, düşüncelerin, alışkanlıkların, bakış açın seninle geldiği sürece değişen hiç bir şey olmayacak. Zihninden vücuduna sarmaşık gibi dolanan zehirli düşünceleri kesmeden özgür olamazsın, bahçendeki yabani otları kökünden atıp temizlemeden yeni tohumlar ekemezsin, yeni “sen”in tohumlarını ekmeden özgür olamazsın, hep bildiğin başkalarının sana öğrettiği kalıplar ile kendinin zannettiğin istekler ile yaşamaya devam edersin.
Önce bahçeni temizlemen gerek, o düşünce, alışkanlık, davranış, arkadaşlık, günlük yaşantındaki rutinler yabani bir ot gibi sana zarar mı veriyor  seni bir sarmaşık gibi boğuyor mu yoksa güzel bir çiçek gibi keyif, huzur mu veriyor.
Özgürleşmek için önce kendine dönmen gerekiyor, kendi deneyimimden de söylemeliyim ki içe dönmek özgürleştiriyor, ben çok fazla dışarıya dönük yaşayan biriydim, başkalarının görüşlerine çok önem veren, hep takdir sevgi görmeye çalışan, eleştiriye kırılan, kendimden önce başkasını koyan biriydim yanlış anlamayın şimdi bencil değilim sadece bana zarar verdiğini düşündüğüm kalıplardan kurtulduğum an daha özgür hissettim ve inanın bu başkalarını üzmeniz anlamına gelmiyor tam tersi çok daha sağlıklı, saygılı ve güzel ilişkiler kurmanıza neden oluyor veya artık neyi kendin için istediğini anladığında seçimlerini kendin için yapmaya başlıyorsun ve bu da hayatı daha keyifli yaşamana neden oluyor.
Zihninizi size ait olmayan bir çok zararlı düşünceler ile doldurduğunuz zaman ve o düşüncelerin size ait olduğunu inandığınız zaman kendinize müthiş bir zarar vermeye başlıyorsunuz ve bu zarar önce duygusal bir boyuttayken git gide tüm vücudunuza yayılmaya ve çeşitli fiziksel tepkilere neden olmaya başlayabiliyor belki ilk başta ağrı vs gibi hafif semptomlar hissederken daha ciddi sonuçlara doğru gidebiliyor. Tüm hastalıkların kökeninde genetik olsa dahi stres faktörü yatıyor, kendinizi özgür bırakmanızın ne kadar önemli olduğunu anlamanızı istiyorum. Stressiz bir hayat tabi ki mümkün değil insan doğası gereği zihin düşünce yarattığı sürece olumsuz düşünceler hep olacak ki zihnimiz ağırlıklı olumsuz düşünce yaratır (yüzde 70’i) veya hayat şartları sebebi ile dış etkenlerden etkilenmememiz de mümkün değil burada önemli olan dengeyi bulmamız. Kendimizi dengede tutmamız o olay gerçekleşirse iyi olacağım, çok param olursa özgür olacağım gibi dış bağımlılıklardan, çocuğum üniversiteye başlayınca özgür olacağım, şu işten ayrılırsam özgür olacağım gibi koşul şartlamalarından vazgeçmeye çalışmamız.
Bugun belki bir saatini kendine ayırırsın, sessiz huzurlu bir ortam yaratıp gözlerini kapatıp kendine sorarsın, ben ne istiyorum, ben gerçekten kimim tabi ki kolay değil yaşadıklarımız, deneyimlediklerimiz ve öğrendiklerimiz bugünümüzü şekillendiriyor. Senelerce üzerindeki bir kalıbı yıkacaksın, senelerce içinde bulunduğun bir kozadan çıkacaksın ama bir süre sonra her gün kendine bu zamanı yaratırsan, bu rutinin içinde cevapları bulacaksın.
İçindeki cevaplar ile beraber;
– Beklentilerini ve mutluluğu dış etkenlere, gelecekte belirsiz bir olaylara bağlamayı bırakırsan
– Zihnini özgürleştirirsen, düşüncelere takılmaz geçip gitmelerine izin verirsen
– Kaygını azaltırsan
– Hayır demeyi öğrenirsen
– Mış gibi yapmayı bırakırsan
– Sağlığını önemsersen
– Sevgiyi tek taraflı almak üzerine algılamayıp vermeyi de öğrenirsen
– Şükür etmenin hafifliğini yaşarsan
– Kendine yüzde yüz dürüst olursan
– Gerektiğinde vazgeçebilmeyi bilirsen
– Kişisel algılamayı bırakırsan
– Kendini özgürce ifade etmeyi başarırsan
– Hayatını sadece senin yaşayabileceğini, bu duygunun biricik olduğunu anlarsan
– Kendi hayatına dair net bir bakış açısı kazanırsan

dolu dolu ve canlı hissederek yaşayabiliriz, eski, tanıdık olanda kalmayı da, yeni olan da yaşamayı seçebiliriz. En büyük özgürlük hayatta olduğumuz sürece nasıl yaşayacağımızı seçebilmektir.

Sevgiyle,

Write A Comment