Yaşadığım yer kuzey Ege’nin yukarı İzmir sınırında, Ayvalık’a çok yakın ve  pandemide aralıksız bir buçuk senemi orada geçirdiğimden dolayı ilk keyif yazılarımdan bir tanesinin de Ayvalık-Cunda olması gerektiğini düşündüm.
Hayatta benim için en büyük  mutluluk özenle hazırlanmış bir sofrada yanında iyi hissettiğim  insanlarla filtresiz doğal sohbetler ve saatlerce keyifle yenen güzel yemekler demek. Ayvalık ve Cunda da tam böyle bir masalsı ortam sunuyor, mis gibi havası,  doğallığı ile sizi ciddiyetten rahatlığa ve huzura sürüklüyor. Önerdiğim her mekanda bu keyifle geçmiş çok güzel anılarım var umarım sizin de harika anılarınız oluşur sonuçta yaşadığımız hayat tam da bu yüzden kendimize eşsiz anlar yaratmak için…

İlk olarak aşağıdaki mekanlarda kahvaltı veya kahve siparişinizi verin sonra arkanıza yaslanın etrafı izleyin, zamanın nasıl yavaşladığını ama su gibi aktığı hissedin.  Bir gün Pinola’da Emre ile kahve keyfimize tüm gün sokakta dolaşan tanımadığımız insanlar, kediler ve o güzel Ayvalık kapıları eşlik etmişti saati farkettiğimizde ikimiz de çok şaşırmıştık, bütün günü o güzel sokakla ilgili sohbet ederek ve  etrafı izleyerek geçirmek bize çok iyi gelmişti.
Pİnola Ayvalık
Paleo
Şeytan Sofrası
Taş Kahve
Macaron Muhallebicisi

Akşama doğru acıktığınızda ise güzel bir hamburger ve yanında buz gibi bir bira için Bonjo’nun minik bahçesine uğrayın ya da hem ortamı hem de pizzaları ile müthiş bir yer olan Ayvalık’ta sizi italya’ya gitmişsiniz hissini uyandıran Onbeş’e gidin.

Ayvalık marinada günü batırmak ve daha gastronomik bir deneyim için Karina’ya gidin ya da Cunda’ya geçip harika mezeleri ile Papazın Evi’nde güzel bir akşam geçirin.

Ayna Cunda’ya ister öğle ister  akşam yemeğine gidin ama Cunda’ya gitmişken mutlaka bu klasikleşmiş imza mekana uğrayın.

Ortamı yemeklerinden daha etkileyici fakat  bir şans verilmesi gereken L’arancia da keyifli bir italyan akşamı deneyimleyin.

Yemek öncesi veya tüm bu güzel yemeklerden sonra keyife devam etme isteğindeyseniz harika kokteyller için Ayvalıkta Kraft’a, Cunda da ise Cactus’e uğrayın.

Bonus: Trata Ayvalık
Tayfun Gökşin’in şefliğini yaptığı gezici restaurant, hem lezzet hem de ambiyans müthiş. Nerede yiyeceğinizi o gün size gönderilen navigasyon mesajı ile öğreniyorsunuz. Konuma gittiğinizde  sadece sizin ve birkaç masanın olduğunu, bembeyaz örtülü masaları ve seyyar mutfağı fark ediyorunuz. Issız bir koyda harika bir hizmet almanızın şaşkınlığı içinde bir yandan yemeklerin lezzetini bir yandan da zeytin ağaçlarının altındaki o huzuru hissediyorsunuz. Kısacası her duyunuza hitap eden şaşkınlık veren bir deneyim.

Sevgiyle
Homemadedream@yahoo.com

Write A Comment